1990 yılı başlarındaki Körfez Savaşı’ndan sonra İskenderun Limanı adeta durgunluğa demir attı…
Uzun yıllar gazete manşetlerinde “Ah bir İskenderun Limanı özelleşse…” diye atılan manşetler hala pek çoğumuzun hafızasında…
En son İskenderun Limanı, 30.12.2011 tarihinde 372.000.000 ABD Doları ihale bedeliyle Limakport’a 36 yıl süreyle işletilmek üzere devredildi.
Limakport, İskenderun Limanı’na ciddi anlamda yatırımlar yaptı…
Personel alımında da şehir dışından değil, bölge insanına öncelik tanıdı.
İskenderun Limanı doğrudan ve dolaylı olmak üzere bugün yaklaşık bin kişiye ekmek kapısı konumunda…
Ayrıca Limakport İskenderun Limanı, İskenderun Engelliler Spor Kulübü’nün ana sponsoru…
Pandemi öncesinde bulunduğu ligde harika işler çıkaran İskenderun Engelliler Spor Kulübü’ne Limakport ciddi anlamda katkılar sağlıyor…
Limakport dışında hiç kimsenin 5 kuruş desteği yok Engelliler Kulübü’ne…
Lafa gelince mangalda kül bırakmayanlar, İskenderun Engelliler Spor Kulübü için de ellerini ceplerine atsalardı ya!
Kimseyi savunma pozisyonunda değiliz…
Sadece şu gerçeğe mercek tutmak istiyoruz:
Limakport İskenderun’un şehre ekonomik anlamda katkısı var mı, yok mu?
Var diyorsanız, ardından şu soruyu sorma ihtiyacı hissediyoruz:
Limakport İskenderun rıhtımına angus gemileri yanaşmadan, farklı yük taşıyan gemiler İskenderun’a demirlemeden bu işletme nasıl ayakta kalacak?
Personel ve diğer giderlerini nasıl karşılayacak?
Çarkı nasıl döndürecek?
Ülkemizde tarım ve hayvancılığa yeterince katkı sağlansaydı, Türkiye hayvan ithalatı yapmazdı.
Diyoruz ki, üretici yeterince desteklensin ve ülke hayvan ithalatı yapmasın!
Kesin çözüm işte bu…
6 Eylül 2004’te batan İspanyol bandıralı Ulla gemisinde 2200 ton zehir yükü vardı.
Ulla gemisinin denize boşalttığı 2 bin 200 ton toksik atığın sadece 150 tonu çıkartılabildi…
200 tonu deniz dibinde kabuk bağladı…
1850 tonu denize karıştı ve bu zehirli atığın temizlenmesi mümkün değil…
Batan Ulla gemisi balıkçılığı bitirdi…
Körfez’e yanaşan hiçbir gemi, Ulla kadar İskenderun’a zarar vermedi…
Gelen angus gemileri için duyarlılık göstermek doğal bir refleks…
Her görüşe saygımız var…
Ama bu gemiler İskenderun’a yanaşmazsa Mersin’e yanaşacak, Mersin Limanı iş yapacak…
Mersin’in ekmeğine yağ mı sürelim?
İş hacmi düşsün, şehirdeki gençlerimiz işsiz mi kalsın?
İskenderun’da liman olmasa deniz ticaretiyle ithalat-ihracat hacmi dip yapar…
Bunlar olmayınca da istihdam olmaz, liman şehir ekonomisine katkı veremez…
Özel bir hastane düşünün…
Özel hastane sahibinin ya da hastane yöneticisinin “bana sadece başı ağrıyan gelmesin, ciddi hastalar gelsin” deme şansı var mı?
Bu bakımdan liman işletmelerinin de bu noktada çok fazla seçme hakkı yok…
Sığ düşünmeyelim…
Bugün için analiz yapmayalım…
Liman ne kadar büyür gelişirse, İskenderun’a o kadar fazla katkı verir…
İş, iş, ekonomik döngü isteniyorsa angus da gelecek, başka yük gemileri de gelecek…