ANALİTİK DEVLET

Published on:  /   Son güncellenme  /   Yorum yapılmamış

Devlet, insan topluluklarının en geniş ve en mükemmel organize olmuş şeklini ifade eder. Analitik kelimesinin Türkçe tam karşılığı “çözümlemeli” tanımıdır. Analiz ise, en ince ayrıntısına kadar inceleme demektir. Bu da bize sorun ya da sorunların en ince ayrıntısına kadar incelenip, çözümlenmesini hatırlatır. Yani ‘analitik devlet’, sorunları en ince ayrıntısına kadar inceleyip analitik bir şekilde çözümleyecek teşkilattır. Ve aynı zamanda gerekli kurumları oluşturup organize etmelidir. Bunu yapmayan devletler ve bu devletin halkları bir gün kendi yarattıkları kaosta boğulurlar.
Bilgi ve teknoloji çağının diğer zamanlardan en belirgin farkı yapay zeka ve otomasyonu sağlayan yazılımdır. Bazen bir ansiklopedi büyüklüğünde olan yazılım bütününün, bir tuş yanlış yazılması, o programın düzgün çalışmaması ya da hiç çalışmamasına sebep olur. Araç muayene istasyonlarında yapılan tetkikler, aracın kullanıcısınca önemsenmeyen ya da fark edilmeyen ancak herkes için ölümcül sonuçlara yol açabilecek eksikliklerin giderilmesini sağlar. Bu örnek de bize denetimin korkulan değil, aksine aranan ve istenen bir kurum olması gerektiğini gösterir.
Bu eksiklikler konusunda farkındalık oluşması, toplumun gelişmişlik seviyesinde bir miktar mesafe alınmış olmasını gerektirir. Öncelikle de niyeti amelinden iyi olan bir toplum olmayı gerektirir. Egolardan uzak olmak gerekli olan ayrı bir meziyettir. İşini, aşkına sunma bilinciyle yapmayı bir görev addetmek gerekir. Peygamber efendimizin dediği gibi, “Sizin en hayırlınız bir topluluğa gelmediği halde yokluğu fark edilmeyendir.” Yani işini iyi yaptığı için fark edilmeyen, aranmayandır. Buna futbolda takım oyunu ve bu futbolculara da gizli kahramanlar denir. Bunu birçok savaş alanında gördük ve yaşadık. Bu gösteriyor ki bir yandan eğitim, şu an ve gelecek için iyi planlanmalı, bir yandan da toplum yazılımcıları toplumları, toplum alt yapısını imar edecek olan yazılımcılarımız da alt yapımızı programlamalıdırlar. Eser ne kadar büyük, zor ve zaman alıcı olsa da programcıları ve mimarları artık yeni bir anlayışla işe başlamalıdır. Ah! Nerede o biricik yavruları yarıştırmak yerine hayata bağlamayı ve sevdirmeyi düşünen aşk insanları? Hayat hızla geçiyor ve çok şey kaybediyoruz, halbuki bir kişiyi bile kaybetme lüksümüz yok! Kaybedersek ya orman yakar, ya da birimizin bir yakınının belası olarak kabusumuz olur.
Barselona 1870-1880’li yıllarda bir yangın ile tamamen kül olur, zira o yıllarda yapılar ahşaptır, bu da yeni bir başlangıç olur, Mimar Antoni Gaudi’ye bir şehir planı yaptırılır ve bu plana sadık kalınır. Trafik dahil her konu düşünülmüştür. Dünyanın en düzenli ve en çok turist çeken şehirlerinden biri olmuştur.
1850- 1860’lı yıllarda ABD’nin Detroit şehri koleradan yıkılıyor ve kanalizasyon sokaklardan akıyordu. Şehir (Binalar) vinçlerle, krikolarla yükseltildi ve kanalizasyon döşendi. Burada içme su borularına kanalizasyon suyunun karışması çözüm gerektirmiştir. Moskova’da, Sovyet döneminde şehir trafiğinin düzenlenmesi sırasında tarihi eserler raylar üzerinde gerideki arsalara taşındı (çekildi). Demek ki aşkla başlayınca her şey oluyormuş. Toplumun bitmez tükenmez enerjisi bir noktaya yönlendirilirse yapılamayacak hiçbir şey yoktur.
Seyfi Bey’in başkanlığı döneminde İskenderun kaldırımları yenileniyordu. Bina, dam ve balkonlarının yağmur suyu tahliye borularının bir kısmı kaldırımların altında ve ucu kapalı olarak kaldı. Bunun afeti birkaç yıl sonra belli oldu, tıkalı boruların içinde kalan yağmur suyu ve klima suları oda ve salonların duvarlarından içeriye sızmaya başladı, sıvalar ve boyalar döküldü, dökülmeye devam ediyor, rutubet binaları çürütüyor ve buna hala bir çözüm bulunabilmiş değil…
Alafranga klozetlerin sabitlenme yerleri ülkemizde çok zayıf yapılır ve kırıldığı için sık sık değiştirme ihtiyacı doğar! Zemindeki yuvarlak gider borusuna, klozetin borusunu yerleştirdiğinizde iki boru arasında bir boşluk kalır ve bu da meskenlere giren kötü koku yanında kanalizasyonların sinek üretim merkezi olarak işlev görmesini sağlar. Çektiğiniz uykusuz geceler, sinek ilaçlarına ödenen para ve kanser dahil birçok hastalığa yol açıyor olması kimin umurunda veya kim farkında? Hepsi, zemine monte edilecek 5TL’lik bir contanın ucunda… Bunu takip edecek yeteneği ve organizasyonu olmayan bir devlet ne yazık ki batmaya mahkumdur.
Taşındığım her evin elektrik sorunlarıyla aylarca uğraştım. Prizdeki kablolar vida ile sıkıştırılmamış, bilgisayar ve cihazlar kendi kendine kapanıp açılıyor! Bazı odalara kablo bile çekilmemiş. Toprakla nötr kablolar yanlış bağlanmış, cihazlar ne yazık ki sağlıklı çalışmıyordu. Kaçak akım rölesi ya yok, ya da güvenilmez, toprak hattı var görünüyor, ama ne toprağa kazık çakılmış ne de bağlanmış, üstelik prizlerde bağlantı yapılmayıp kablolar kısa kesilmiş, siz de canınızı buna güveniyorsunuz, işte insan hayatı bu kadar ucuz… Ne yazık ki 2000’li yılların başında kaçak akım rölesi olmadığından bankomatikten para çekerken ölenlerin olduğu günleri yaşamıştık.
Mesken ve işyerlerinde su tesisatı ve su giderleri su sızdırıyor, Musluk tezgah üstü monte contaları yok, mutfak ve banyo dolapları bu sızıntıdan çürüyor, ama başvuracak bir merci yok. Tezgah altı pis su boruları su sızdırıyor, dolaplar çürüyor, hijyen katledilmiş, kimin umurunda…
Apartman kanalizasyonu sağlıklı çalışmıyor, apartman ana borusunu yeniliyorsunuz, ama durum daha kötüye gidiyor, birkaç usta değiştirdikten sonra ve birkaç yıl geçtikten sonra vicdan sahibi bir usta gelip boruyu açıyor, içinden 3 tane kocaman taş çıkıyor! Boruyu yapan kendine yeni iş çıksın diye gerekeni yapmış olabilir, ya da aldığı parayı beğenmemiş!
Karo ya da seramik döşendiğinde bazen alt kısmına kum konuluyor, bu kum sürekli sızan taban suyunu binanın yanından dış cephe duvarına bırakıyor, bu da her kat arasında suyun neden olduğu bir rutubet ve farklı renk dalgalanmaları ile bir Van Gogh tablosu kazandırıyor! Binaların yatak odası havalandırması, komşu binanın tuvalet havalandırması ile ortak kullanılıyor, siz yatarken duyulan koku ve sesleri hesap edin. Zemindeki işyerleri bitişik nizam olsa da bilhassa üst katlar mutlaka ayrık nizam olmalı.
Dama ısı ve su izolasyonu için çatı yapılıyor, ama rüzgardan dolayı uçuyor ve birilerinin canını yakıyor. Küçük çocuklu evlerin pencereleri yarıya kadar korkuluk konulmadığından ve balkon korkuluğu alçak yapıldığından nice bebek ve çocukları kaybediyoruz. Yangın merdiven ve kapıları kilitli olduğundan ve balkon ve pencere demirleri kilitli olduğundan yangında mesken, yurt ve binalarda birçok insan ve yavrumuzu yanarak kaybediyoruz.
Balkon ve pencerelere emniyetsiz konulan saksılar, duvara ve kapı üstlerine yapıştırılan mermer ve seramikler düşerek can almaya devam ediyor.
Gelelim temizliğe, şehirlerimizi pislik götürüyor, üstelik en kirli alanların okullar olduğunu görüyoruz. Zira müdür ve idarecilerimizin çözmek zorunda olduğu bilhassa bürokratik ve ağırlama görevleri ve okul aile birliği giderleri ile kantin gelirlerini denkleştirme görevleri var.
Yapı denetimi yapan resmi kurum, yapı kullanım öncesi bir liste ile bunları denetlemelidir. Bunun programlayıcıları da toplum yazılımcılarıdır. Ayrıca tavsiye niteliğinde bu konular denetlenip raporlanmalı, verilen sürede düzeltilmeyen eksik ve hatalar için gereken yapılmalıdır.
Eğitimde, okul öncesi eğitim dahil, mesleki eğitim, ahlaklı ve iyi vatandaş yetiştirme, sosyal aktivitelere yönlendirme öncelikli olmalıdır. Okullarda sınava hazırlık ağırlıklı eğitim artık önceliği insan ilişkileri ve beceri alanlarına yönlendirilmeli ve bu, okul öncesi eğitimde başlanmalı, yani çocukların öğrenmeye aç olduğu yaşlarda… Zira çocuklara iş öğretirseniz, hedef gösterirseniz onun zamanını değerlendirmesine vesile olursunuz ve kötülüğe zamanı bırakmamış olursunuz. Hangi okul olursa olsun, çocuklara ortak yaşam kuralları benimsetilmeli ve hangi okul olursa olsun aldığı tahsilin dışında meslek eğitimi de verilmeli belki gelecekte geçimini bu işle sağlayacaktır. Bilhassa gönüllü çalışmalara vatandaş ve talebeler yönlendirilmeli ve bundan dolayı maddi bir gelir de edinmeli. Mesela eğitim, sağlık kurumları, huzur evleri, çevrecilik ve benzeri kurumlarda gönüllülük teşvik edilmeli. Şunu da söylemeden geçmeyelim, çıraklık eğitimi, eğitimdeki en başarılı adım olmuştur.
Yukarıda saydığım konularda sahada araştırmacılar, komisyonlarda raporlayanlar ve bunun ışığında mevzuat hazırlayan, denetleyen ve pratikte düzelten kadrolar oluşturulmalı. Devlete de Analitik Devlet olma özelliği kazandırılmalıdır. Artık başlayalım, gelecek nesillerin yüzüne bakmaya yüzümüz olsun.
Sağlık ve Esenlikler Mehmet Haşmet Kolağası

 

Kategori:
Etiketler:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

You may use these HTML tags and attributes: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>