Eğitimde yaşanan sıkıntılara değinen Türk Eğitim Sen Hatay 2 No’lu Şube Başkanı Yavuz Selim Yanık, tüm okullarda yardımcı personel ve güvenlik personeli eksikliği yaşanmasının yanı sıra bölgemize özgü olarak da mültecilerden kaynaklanan sıkıntıların eğitimdeki eşitlik ilkesine aykırı olduğunu savundu.
Yalnızca kentimizde değil ülke genelindeki tüm okullarda, özellikle pandemi sürecinde hijyeni saplayacak yardımcı personel eksikliğinin ciddi bir sorun teşkil ettiğini kaydeden Yanık; “Pazartesi günü, bir haftalık aradan sonra okullarımız tekrar başlayacak. Okullarımız yaklaşık bir buçuk yıldır kapalıydı. Eylül ayı içerisinde okullarımız açıldı ve eğitim öğretim faaliyetlerimiz başladı Kasım ayındaki ara tatile kadar ciddi manada geçmiş yılın kayıpları telafi edilmeye çalışıldı. Özellikle okullarımızda bu süreçte daha çok öğretim faaliyetlerine ağırlık verildi. Bu süreçte de öğretmen arkadaşlarımız, idarecilerimiz ciddi manada üzerlerine düşeni yaptı ve Kasım ayına kadar güzel bir eğitim-öğretim dönemi geçirdik.
Öğretim manasında eksiklerin kapatılması açısından bu dönem önemliydi. İnşallah Ocak ayındaki süreye kadar yine meslektaşlarımız, arkadaşlarımız, idarecilerimiz öğretim faaliyetlerine devam edecek ancak bir takım sıkıntılar da var. Bunlardan bir tanesi, özellikle pandemi dönemi olması ve salgının yayılması nedeniyle hijyen ve temizlik. Bu konuda sadece İskenderun’da değil ülkemizdeki tüm okullarda büyük sorunlar yaşanıyor. Bu sorunlardan en önemlisi personel eksikliği… İskenderun’da ve bizim sorumlu olduğumuz ilçelerde ciddi manalarda okullarda yardımcı personel eksikliği var. Geçmiş yıllarda milli eğitim bakanlığı bu açığı TYP çerçevesinde görevlendirilen personel aracılığı ile sağlıyordu, her ne hikmetse geçen yıllara göre bu yıl daha az personel görevlendirildi. Bu da yetersiz… Milli Eğitim Bakanlığı okullarımıza temizlik malzemeleri gönderiyor, maske, sabun, çamaşır suyu, dezenfektan hepsi gönderiliyor ancak bunları kullanacak, okulu temizleyecek, hijyeni sağlayacak personel yeterli değil. Biz bu sorunu önemsiyoruz bu konuda yetkililere tekrar çağırıda bulunuyorum; mümkün olduğu kadar kısa süre içerisinde okulların hizmetli ihtiyacı giderilmeli. Okullarda hizmetli olmazsa, okullarda hijyen sağlamamız mümkün değil. TYP kapsamında görevlendirilen personel sayısı mutlaka arttırılması lazım. Geçmiş yıllarda bu salgın hastalık yokken İskenderun’da 150-200 tane personel görevlendirilirken bu yıl bu sayının 50’lerde kalması bizim de dikkatimizi çekti ve garipsedik. Bu hususta mutlaka tekrar çalışma yapılması lazım. Bu yükü sadece milli eğitim bakanlığına yıkarsak çok doğru olmaz. Özellikle belediyelerden destek bekliyoruz okulların temizliği ve hijyeni konusunda” diye konuştu.
Diğer bir sonunun da ‘güvenlik’ olduğunu kaydeden Yanık; “Okullarımızda ciddi bir güvenlik problemi var. Okullarımıza mutlaka güvenlikçi verilmesi lazım” dedi.
Ülke genelindeki tüm okullarda yaşanan sorunların yanı sıra, mültecilerin yoğun olarak yaşadığı kentimizde, mülteci çocuklarının Türk çocuklarla aynı sınıflarda eğitim-öğretim görmesinin büyük sıkıntılara neden olduğunu ve eğitimdeki eşitlik ilkesine de aykırı olduğunu vurgulayan Yanık; “Şehrimizde çok sayıda mülteci var, bu mültecilerin çocukları bizim çocuklarımızla beraber eğitim-öğretim faaliyetlerine aynı sınıfta devam ediyorlar. Bu büyük bir kargaşa ve kaosa sebep oluyor. Elbette ki mültecilerin çocukları da eğitim alacak, öğretim faaliyetlerine katılacak, sosyal etkinliklerde bulunacak ama bu çocukların dil konusundaki yetersizliği, Türkiye’yi bilmemesi birçok okulumuzda eğitim öğretim faaliyetlerini durma noktasına getiriyor. Özellikle mültecilerin daha çok yaşadığı bölgelerdeki okullarımızda eğitim öğretim faaliyetleri durma noktasına geldi. Şöyle bir düşünün bir ortaokulda 5. sınıfta 40 kişilik bir sınıfın 20 tanesi Suriyeli, anlama ve anlatım problemi yaşıyorlar Türkçede. Bu sınıfta öğretmenin ders işleme imkanı var mı? Birinci sınıf üzerinden bakalım; birinci sınıfa başlayan çocuklar, hiç Türkçe bilmedikleri için sınıfta eğitim öğretim faaliyetleri ilerlemiyor. Bizim çocuklarımız okuma yazma öğrenme konusunda sıkıntı yaşıyorlar. Öğretmen sınıfın %50’si dil bilmediği için hızlı ilerleyemiyor ve dolayısıyla çocuklarımız da müfredatın gerisinde kalıyor. Bu manada yetkililere bir çağrıda bulunmak istiyorum; kesinlikle mültecilerin çocukları farklı sınıflarda, farklı eğitim öğretim faaliyetleri görmeliler. Dil probleminin çözülmesi lazım. Türkçe bilmeyen bir çocuğa ne kadar matematik, sosyal anlatabilirsiniz. Bu önemli bir sorun, görmezden geliniyor. Bu aslında anayasal bir sorun. Mültecilerin yoğun yaşamadığı şehirlerdeki çocuklar net manada eğitim öğretim faaliyetlerine devam ederken bizim bölgemizdeki bizim çocuklarımız eğitim-öğretim faaliyetlerine tam devam edemiyorlar. Bunun ciddi manada eğitimdeki eşitlik ilkesine aykırı olduğunu düşünüyorum. Bölgemiz siyasetçileri bu konuyu meclise taşıdı. Bu sorun en kısa sürede mutlaka çözülmeli” şeklinde konuştu.